14 Ağustos 2011 Pazar

Afrika

*Afrikada ki açlıkla ilgili haberlerin gündem değiştirmek yada hafifletmek amacıyla ortaya çıktığını düşünmek paranoya yada komplo teorisi olarak değerlendirilmiyor ne yazık ki bu yerküre de. Çünkü insanlar insanlardan herşeyi bekliyor artık. Yazık... 

Oysa 2011 yıl kere zamanı yıl olarak saymış (ve öncesi var tabi) insan popülasyonunun egemen yaratıklar olarak bu yerkürede kurduğu uygarlığın geldiği nokta açısından oldukça önemli bu durum. Bu kadar mı başarısız ve aptal olunabiliyor??? Tebrikler bize..  

*Bu haberlerin soyal paylaşım sitelerinde vurgulanması kimileri tarafından "reklam kokan hareketler bunlar" olarak algılansa da (ve bu durum karşısında bi tek iğrenç kılını bile kıpırdatmamış biri olarak) reklam meklam da olsa gündem de tutuluyor olmasından dolayı memnuniyet duymam sanırım benim utancım olmalı...

*Haberleri izlerken gördüm. Somalideki bi yardım kampında üzerinde Türk bayrağı olan yardım paketlerinin kapış kapış paylaşılışını. Bayrağımı görmekten dolayı utanç duyacağımı hiç düşünmemiştim, hiç düşünmem sanıyordum şimdiye kadar. Üzgünlüğüm; "Herşeyin bir ilki vardır" sözünün yeniden boşa söylenmediğini anlamaktan değil ama... 

*Binlerce kilometre uzaktan özellikle çocuklar için bu kadar üzülünüyorken, orda bu çocukları yapan ebeveynler. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor yaaa?? Tamam senin çocuk yapma hakkının kısıtlanmasında yerküredeki rahat yaşayan diğer herkesin sorulumluluğu da var kabul ama çocuk yapma hakkının, çocuğun yaşama hakkından daha kutsal olduğunu düşünmüyorsundur umarım!  Bunu diyebilmekten başka elimden bişey gelmiyor malesef.  Yoksa tersi olup bana kalsa cinsel ihtiyaçlarınızı ve üreme isteğinizi, bu zorunlulukların ortaya çıkmasına sebep olan sistem ve sistem yöneticilerinde kullanabilmenizi sağlardım emin olun. Cinsel organlarınızın boyutunun caydırıcı olabileceğini düşünmekten bağımsız, işlevselliğini düşünerek. Bu da benim züğürt tesellim.

Yardımlarınız için: http://www.kizilay.org.tr/
5 Tl karşılığı sms için siteyi inceleyebilirsiniz.

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Yüksek Miktarda Arsenikli Haber

Dün "Aydın da içme suyunda yüksek miktarda arsenik bulundu" başlığıyla bir haber vardı ntv de. İçerik şu; Aydının küçük bi ilçesinin 9 köyündeki yapılan ölçümler; içme sularında yüksek miktarda arsenik olduğunu göstermiş ve ilgili makamlar vatandaştan durum normale dönene kadar kendilerinin gönderecekleri suları kullanmalarını, köyün kendi içme sularını kullanmamalarını istemiş. Buraya kadar herşey normal gibi de işin içine kamera ve haber ekibi girince izlediğim görüntüler pek bi anormalmiş geldi bana.


Şöyle ki; 


Haberin başlangıcında haporlörlerden yapılan içme suyunu kullanmayın uyarılı görüntülerden sonra haber ekibi köylülerle "içme sularınızda yüksek miktarda arsenik varmış, ne düşünüyorsunuz?" röportajına başlıyor. . Hemşehrilerimin verdiği tepki de şu; "Ne arseniği yaaa", "Çocukluğumdan bu yana içerim bu suyu, turp gibiyim ben bana bişey olmaz", "İçiyoz baksana hiç bişey olmadı"..vs.vs.. Bu esnada da çeşmeden doldurulup doldurulup içilen bardakların görüntüsü geçiyor ekrandan (Haber ekibi  "inandırıcılık adına su içerken ki görüntülerinizi de ekleyelim, bi bardak su içermisiniz?" isteğinde bulunmuş gibi)...


İçlerinden bir taneside "yaa arkadaş şimdiye kadar bişey yoktu ama kaynakların olduğu yerde bişey vardır sulara arsenik karışmıştır, içmeyelim şu suyu" demiyor. Yada haber ekibi orda bulunduğu esnada suyunu içen köylüleri göstermek adına "Suyunuzu içmeseniz iyi olur. Madem içiyorsunuz, içtiğinizi gösteriyormuş gibi yapmak adına suyu doldurun sadece, o görüntüler bize yeter. Ama sonra lütfen içmeyin, dökün suları" demiyor. Sanki sulardan başka havada arsenik varmışta orda bulunan herkes zehirlenmiş gibi. 


Nerden baksam aklım almıyor. O köylere su içmeye gidiyorum ben:/

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Anlatıcı;

Beyaz bir kağıdın boş bir kağıt demek olmadığını anladığımda 24 yaşımdaydım ben. Sessiz insanlara duyduğum saygı biraz da bu yüzdendir aslında. Sesin bu yalnızlığa gerekliliği ve yararı tartışmalıdır çünkü.