12 Ekim 2011 Çarşamba

@İstanbul

Keyifli ve ilginç İstanbul günleri yaşıyorum cumartesiden bu yana. Son 3-4 yıldır bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum hiç. Bu yüzden geriye dönüp bakınca hatırlanmayı kesinlikle hakediyor. Notistanbul.

4 Ekim 2011 Salı

Zaz konseri için bilet bulma yardım talebi!

Zaz ın 23 Ekimde İzmir arenada vereceği konser için bilet bulamadım. Bugüne kadar bileti temin etmek için yaptığım tüm uğraşlarsa sonuçsuz kaldı henüz:( Son bi umut; Ola ki bilet almış olupta  gitmekten vazgeçen birisi varsa aranızda yada bir tanıdığınız (Allahım noolur) benimle iletişime geçebilir mi lütfen?

14 Ağustos 2011 Pazar

Afrika

*Afrikada ki açlıkla ilgili haberlerin gündem değiştirmek yada hafifletmek amacıyla ortaya çıktığını düşünmek paranoya yada komplo teorisi olarak değerlendirilmiyor ne yazık ki bu yerküre de. Çünkü insanlar insanlardan herşeyi bekliyor artık. Yazık... 

Oysa 2011 yıl kere zamanı yıl olarak saymış (ve öncesi var tabi) insan popülasyonunun egemen yaratıklar olarak bu yerkürede kurduğu uygarlığın geldiği nokta açısından oldukça önemli bu durum. Bu kadar mı başarısız ve aptal olunabiliyor??? Tebrikler bize..  

*Bu haberlerin soyal paylaşım sitelerinde vurgulanması kimileri tarafından "reklam kokan hareketler bunlar" olarak algılansa da (ve bu durum karşısında bi tek iğrenç kılını bile kıpırdatmamış biri olarak) reklam meklam da olsa gündem de tutuluyor olmasından dolayı memnuniyet duymam sanırım benim utancım olmalı...

*Haberleri izlerken gördüm. Somalideki bi yardım kampında üzerinde Türk bayrağı olan yardım paketlerinin kapış kapış paylaşılışını. Bayrağımı görmekten dolayı utanç duyacağımı hiç düşünmemiştim, hiç düşünmem sanıyordum şimdiye kadar. Üzgünlüğüm; "Herşeyin bir ilki vardır" sözünün yeniden boşa söylenmediğini anlamaktan değil ama... 

*Binlerce kilometre uzaktan özellikle çocuklar için bu kadar üzülünüyorken, orda bu çocukları yapan ebeveynler. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor yaaa?? Tamam senin çocuk yapma hakkının kısıtlanmasında yerküredeki rahat yaşayan diğer herkesin sorulumluluğu da var kabul ama çocuk yapma hakkının, çocuğun yaşama hakkından daha kutsal olduğunu düşünmüyorsundur umarım!  Bunu diyebilmekten başka elimden bişey gelmiyor malesef.  Yoksa tersi olup bana kalsa cinsel ihtiyaçlarınızı ve üreme isteğinizi, bu zorunlulukların ortaya çıkmasına sebep olan sistem ve sistem yöneticilerinde kullanabilmenizi sağlardım emin olun. Cinsel organlarınızın boyutunun caydırıcı olabileceğini düşünmekten bağımsız, işlevselliğini düşünerek. Bu da benim züğürt tesellim.

Yardımlarınız için: http://www.kizilay.org.tr/
5 Tl karşılığı sms için siteyi inceleyebilirsiniz.

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Yüksek Miktarda Arsenikli Haber

Dün "Aydın da içme suyunda yüksek miktarda arsenik bulundu" başlığıyla bir haber vardı ntv de. İçerik şu; Aydının küçük bi ilçesinin 9 köyündeki yapılan ölçümler; içme sularında yüksek miktarda arsenik olduğunu göstermiş ve ilgili makamlar vatandaştan durum normale dönene kadar kendilerinin gönderecekleri suları kullanmalarını, köyün kendi içme sularını kullanmamalarını istemiş. Buraya kadar herşey normal gibi de işin içine kamera ve haber ekibi girince izlediğim görüntüler pek bi anormalmiş geldi bana.


Şöyle ki; 


Haberin başlangıcında haporlörlerden yapılan içme suyunu kullanmayın uyarılı görüntülerden sonra haber ekibi köylülerle "içme sularınızda yüksek miktarda arsenik varmış, ne düşünüyorsunuz?" röportajına başlıyor. . Hemşehrilerimin verdiği tepki de şu; "Ne arseniği yaaa", "Çocukluğumdan bu yana içerim bu suyu, turp gibiyim ben bana bişey olmaz", "İçiyoz baksana hiç bişey olmadı"..vs.vs.. Bu esnada da çeşmeden doldurulup doldurulup içilen bardakların görüntüsü geçiyor ekrandan (Haber ekibi  "inandırıcılık adına su içerken ki görüntülerinizi de ekleyelim, bi bardak su içermisiniz?" isteğinde bulunmuş gibi)...


İçlerinden bir taneside "yaa arkadaş şimdiye kadar bişey yoktu ama kaynakların olduğu yerde bişey vardır sulara arsenik karışmıştır, içmeyelim şu suyu" demiyor. Yada haber ekibi orda bulunduğu esnada suyunu içen köylüleri göstermek adına "Suyunuzu içmeseniz iyi olur. Madem içiyorsunuz, içtiğinizi gösteriyormuş gibi yapmak adına suyu doldurun sadece, o görüntüler bize yeter. Ama sonra lütfen içmeyin, dökün suları" demiyor. Sanki sulardan başka havada arsenik varmışta orda bulunan herkes zehirlenmiş gibi. 


Nerden baksam aklım almıyor. O köylere su içmeye gidiyorum ben:/

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Anlatıcı;

Beyaz bir kağıdın boş bir kağıt demek olmadığını anladığımda 24 yaşımdaydım ben. Sessiz insanlara duyduğum saygı biraz da bu yüzdendir aslında. Sesin bu yalnızlığa gerekliliği ve yararı tartışmalıdır çünkü.

31 Temmuz 2011 Pazar

Burda biraz durmalısın demiştim ya en son. Öyle bir yerde durmuşum ki, o günün akşamında yanımda çalışan bir çalışma arkadaşım araçlarımdan birinde trafik kazasında öldü. 10 gündür tanıyordum kendisini, konuştuğumuz cümle sayısı 200 bile değildi. 3 çocuğu varmış, bir hanımı, bir annesi. Cenaze evindeki şaşkınlığım ve üzgünlüğümle öğrendim bunları. Aslında bakarsan hala şaşkın ve üzgünüm. Ve ama evet yapabileceğim hiç bir şey yok biliyorum. 3 gündür bunu anlatmaya çalışıyorum kendime.
Burda biraz durmalısın demiştim ya en son. Galiba bir süre yada bir miktar burdan uzaklaşmalıyım. Durunca yine haber veririm ama sen sağlıcakla kal.

28 Temmuz 2011 Perşembe

Aydın' dan bildiriyorum stop!

Bugün aynada bir süredir varlığını bildiğim ama umursamadığım 2 tel beyaz saçıma bakakaldım bir süre. Nasıl göründüğüne değil, asıl bana ne anlattığına dair bir duyguyla. Anlattığından ne mi anladım? Burda biraz durmalısın dedi iç ses. Telaşın içinde unutup duruyorum, umarım burda görerek ara ara hatırlayabilirim..Burda biraz sahiden durmalısın!!

14 Temmuz 2011 Perşembe

Siparişimdir!

Bugünlerde tıpkı termometrelere benzer, insanlarda yorgunluk seviyesini ölçen bir buluş cihazın varlığına ne kadar çok ihtiyacım var bilemezsin. Bunu 3 gün içinde 2. kez hastaneye kaldırılıyorken farkediyor olmam bu ihtiyacın gerekliliğini ve içinde bulunduğum içler acısı durumu açıklamaya yeterli olacaktır sanırım. Tabi bu cihazın sadece ölçüm yapmaya yaramaktan başka ölçüm sonuçlarına göre tavsiyelerde bulunması gerektiğini söylememe gerek yoktur diye de düşünüyorum. 
Mucitlere duyrulur:s


26 Haziran 2011 Pazar

İtoğlu İt!

Bugün arabayla oyun alanı/park gibi bir yerin önünden geçerken yola bir top fırladı. Topun peşinden aniden bir çocuk koşar diye yavaşladım bende. 1 kaç saniye geçmeden topun peşinden koşacak olan çocuk göründü parkın girişinde. Koşaradımdı ama ne tuhaftır ki dikkatliydi de. Beni gördü, gözgöze geldik, ben yavaşlamaya devam ettim ama o topun peşinden (bana baka baka ama bana rağmen) koşmaya devam etti. Ben iyice yavaşladım, o topunu aldı, parka doğru koşmaya başladı! 3-5 saniye içinde oldu tüm bunlar.


Hani sağa sola bakmadan sadece topun peşinden koşup aniden caddeye çıkan bi çocuk olsaydı bu kadar önemsemezdim de (Tamam bütün çocuklar salaktır bunda seninle hemfikirim de) ama beni görmesine rağmen çocuğun topun peşinden koşmaya devam etmesi, bu gözükaralığı bir an hoşuma gitti niyeyse. 


İçimden; kaç yaşından sonra vazgeçiyoruz böyle davranmaktan, yada ben; istediğim şeylerin peşinden koşmaktan ne zaman, kaç yaşında, kaçıncı denemeden sonra vazgeçmeye başladım yada doğru olanın bu olduğunu düşünmeye başladım diye düşünmeden de edemedim! o çocuk parkın içine elinde topuyla girerken.. 


Başlık Mı? O yada ben, birimiz hakediyoruz! Hakaret amaçlı değil, sadece uyarı anlamında:/

19 Haziran 2011 Pazar

Evvvveetttttt!

Az biraz "kıskanılası insan ruh hali"nin cümleye giriş kelimesi gibi di mi bu? Evveetttt! Ardından sanki "nerde kalmıştık" cümlesini duymayı umduran. Hani önemli bi karmaşa ve belirsizliğin içine girmişsinde, ardından herşey yerli yerine oturmuş ve şartlar lehine gelişmiş ve sevindirmiş, "dur bi bu ruh haliyle hayatın içine kaldığım yerden karışayım da ki bunun için giriş cümlemin ilk kelimesi bu olsun" şımarıklığını içinde barındırannnn!!!! Elleri de birbirine çarpıştırıp ovuşturmayı da gerçekleştirmişse hele ki bu kişi, değmeyin de keyfine..Gibi! Mi:)?


Aslında.... Tam olarak öyle sayılmaz yani aslında sayılmaması gerekir çünküüüüü..
Hayatın insana sunduğu tuhaf bir illüzyon halidir bu, insanın bunun kıymetini anlamadığı. Tuhaf bir illüzyondur çünkü yaşam boyu süren onca belirsizlik ve mücadelenin sürekliliği yoktur bu ruh halinde. Anlık ve geçicidir. Biraz nefes alma noktası gibidir. Bunun farkına daha hayatın içine kaldığım yerden karışayım demenden bir kaç dakika sonra varırsın. Kıymeti de bilinmiyor çünkü; kaldığı yerden bunca memnuniyetsizlik duyuyorken insan yeniden başlayacağı noktayı "nerde kalmıştık" la belirlediği için. Bu yüzden nerde kalmıştık eklememeli bence evvvete. Kalınan yerin devam edilecek bir yer olmadığını bildiği sürece! (Bunun istisnası bir tek siyasette yaşanıyor galiba. Balkonda kaldığı yerden devam etmek isteyen ve ellerini ovuşturan insanlar gördüm çünkü..) Yeni bir soru cümlesi getirilmeli bu evvveeetee. Çünkü "Nerde Kalmıştık" ı ben biraz hatırlıyor gibiyim.

Nerde kalmıştık sahi?
En son senin canın sıkılıyordu biraz, sen biraz mutsuzdun, sen birazdan fazla susuyordun, sen biraz kabulleniyordun, sen biraz şaşırmamana şaşırmamış olmana bile şaşırmıyordun, sen biraz üzgündün. Sen biraz bunları aslında benim hissetiğimi ama senmişim gibi yazdığımı düşünüyordun. Sen biraz yalnızdın


Evvettttt! Orada kalmıştık.. 
Orada kalmıştıkta Nereye gidiyoruz?????

5 Haziran 2011 Pazar

Nil'den..

Dayısının bitanesi bu dünyalar güzeli kız, bugünlerde hasta. Dün akşam üzeri tahlil sonuçlarını alıp doktoruyla konuşan babası telefonla durumu haber verince oldukça endişelenmeme ve üzülmeme sebep oldu. Üşütmesinden önemli Demir eksikliği yaşıyormuş. Tahlil sonuçlarını ve doktorun önerilerini başka bir doktorla konuştum benzer şeyleri söyledi. Dikkat edilmeli, tehlikeli ama tedavi edilebilir. 
9 gün sonra 1 yaşını dolduracak Nil..  Ismarlama olacak biliyorum ama doğum günü hediyesi olarak ona şimdiden sağlık dilermisin lütfen.?? Teşekkür ettim, amin!







18 Mayıs 2011 Çarşamba

Sosyal Normlar!

Evde her ne kadar tv de çocuk kanallarını izlesem de gün içinde ister istemez haberlerden bi şekilde haberdar oluyorum. 
En son sağlık bakanının Batmanda çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen görme engelli bir vatandaşa çıkışını eminim sende benim gibi takip etmişsindir!(etmediysen gün içindeki yaşamını benimle mail yoluyla paylaşırmısın, şaka yapmıyorum, oldukça ciddiyim!)
Bugünse sağlık bakanımız görme engelli vatandaşımızı "telefonla" arayarak "Yorgunluk nedeniyle böyle bir şey yaptığımın farkındayım, sizden özür diliyorum" demiş! "Yorgunluk nedeniyle"!! "Gözlerin görmediği halde sana iş verdik'li küstah bir düşünceye sahip olmaktan rahatsız olduğum için" diye değil!! 
Anlamıyorum.. 
Hani yorgunsan bi davete icab etmezsin, söylemen gereken bir şeyi eksik söylersin, etmen gereken bir teşekkürü unutursun vs, "yorgunluk nedeniyle böyle oldu özür dilerim dersin" anlarım da "gözlerin görmediği halde sana iş verdik"li bir düşünceye sahip olduktan sonra ve bundan rahatsız olmadıktan sonra "yorgunluk nedeniyle" özür dilediği şey neydi bunu çok merak ediyorum. Acaba eklenmemiş bi bippppppppp?????!!!!!!!! Olabilir mi?
Bazen sırf bu sebeplerden dolayı iyi ki sosyal normlarımız hala var demekten alamıyorum kendimi!!!!

13 Mayıs 2011 Cuma

Acaba?22 Ağustos!

Bobiler.org da paylaşılmış, ntvmsnbc.com da da yayınlanıyor. Görmek için;  Klavyeni Bırak Teslim Ol

6 Mayıs 2011 Cuma

Tavsiye Ediyorum!


Haberleri izlerken karamsar, üzgün, umutsuz, mutsuz bir ruh haline büründüğümü daha önce söylemiş miydim? Peki ya bu ruh haline bürünmemek için tv yi açınca artık sadece çocuk kanallarını izlediğimi? Olup bitenlerin, çizgi film saçmalığından daha saçma olmasından dolayı umutsuz ama mutlu olduğumu? Ha bir de bu seçimlerde bulunduğum ilde çizgi film senaristi bir aday olursa onu desteklemeyi düşündüğümü? İyi o zaman söylemiş oldum:/

Kadın Ruhundan Anlayan Teknolojiler!

Mehmet Günsürün şu son ütülü reklamlarını izledin mi? (Erkek izleyiciler içinde bu sorunun aynı etkiyi yapması bakımından bi kaç ek kelime yazmak istiyorum. Limon! Sarı, sulu, limon! Ağız sularımız aynı seviyeye geldiğine göre sanırım devam edebilirim:p)


Bir ütü tüketicisi olarak yapılan 3 reklamı da ürünün özelliklerini "ütü yapan erkek karakteri" ile tanıtmalarından dolayı sempatik ve başarılı, ama ürün özelliklerinin kendisi bakımından (gömlek üzerinde ütünün kolayca kayması ve menünün Türkçe olması yeni bir özellik olmadığı için, ütünün tabanının sıcak mı soğuk mu olduğunu görmeyi "bi ütü neden tabanından tutulur ki?" düşüncesinde olduğumdan dolayı önemsemediğim için) başarısız buluyorum. Ayrıca Mehmetin rolünü iyi yaptığını ama şu reklamdaki "yabancı kelimeleri" söylerkenki ses tonu ve mimiklerininse oldukça itici olduğunu düşünüyorum. (Sanırım burdan tartışma çıkar:) Ama haksızmıyım?






2 Mayıs 2011 Pazartesi

Bugünlerde Ben...

Ruh halim işte biraz böyle. Üzerine çok şey söylenebilir. Akorların üzerine farklı sözler söylenebileceği gibi. O yüzden en iyisi ben susayım, sen klibi izle ;)





Cevapsız bir mim. Rory tarafından mimlenmiştim. "Şu an kendi ruh halinizi anlatan, bir ezginin melodisiyle ya da bir şiirin satırlarıyla ya da bir veciz sözle ya da bir resimle aktarınız". Teşekkür ederim:)

14 Nisan 2011 Perşembe

Yuri Gagarin



Dün uzaya ilk çıkan insan Yuri Gagarinin uzay seyahatinin 50. yıl dönümüymüş. Sevgili google bunu yaptığı bir doodle la hatırlattı herkese malum. Dün yazacaktım bunu ama sigarayı bırakmamdan dolayı (ayılıp bayılmalarımdan mütevellit) bir türlü fırsat bulamadım.


1961 de yaşanılan bu tecrübe hem Yuri adına (daha önce hiç kimsenin yapmadığı bir şeye cesaret edip, buna kalkışmak ve başarılı olunca yeryüzündeki diğer insanların hiç yaşamadığı bir tecrübeyle onlara bakmak eminim çok ilginçtir ve büyük ihtimal çocuk yaşlarda "inşaatların 1. katından kumların üzerine atlayabilen cesur çocuk" olmaktan daha havalıdır) hem de insanlık adına (Yaşanabilecek yeni gezegenler bulmak, birlikte yaşamak isteyenlerin o gezegenlere gitmesi, hatta herkese bir gezegen düşmesi, emlak komisyoncuları gibi gezegen komisyoncularının türemesi, gezegenler arası seyahat, ünvanları öz hakiki ile başlayan uzay mekiği tur firmaları vs vs) büyük bir dönüm noktası olabilecektir ama Dünya denen bu gezegende memnuniyet verici bir uygarlık kurmayı öğrenememiş insanoğlu/insankızı nın bunu başarmadan bırak uzaya gitmesini, dünyadan 1 metre uzaklaşmasına karşıyım ben arkadaş!!!!Evrenin iyiliği adına!


Bunu kutluyor ama şimdilik oturun oturduğunuz yerde diyorum:/

11 Nisan 2011 Pazartesi

Gemileri Yakmak

Cevaplarını öğrenmekten korktuğum için henüz kendime sormadığım kullanılmamış sorularım var benim. Cevaplamaya çalışmanın, cevabı duymanın yada bilmenin; memnuniyetsiz ama umutlu ve güvenli durumumu, memnuniyetsiz ve umutsuz ve güvensiz bir hale getirebileceğinden korkuyor olmamdandır belki de bu, bilmiyorum. Tek bildiğim oldukça sıkıcı hale gelen bu durumun aslında zaten kendi içinde yeterince dumanın tüttüğü ve yarın benim bazı naftalinli sorularımın cevaplarına göre kararlar almak zorunda olduğum.
Bana şans dile:) 
Resim Kaynakhttp://www.raybrooks.co.uk
Yangın İhbar Hattı: 110 

8 Nisan 2011 Cuma

Gençliğiniz Bugün Yanınıza Gelse Size Ne Derdi?

Bugünlerde bir banka reklamı yayınlanıyor tv ekranlarında farkındamısın? "Yetişkin İnsan Dünyası Yaşamı" içinde "başarı" elde etmiş karakterler ve bir anda ortaya çıkan yıllar önceki "genç hal karakterleri" arasındaki şaşkınlık ve sevinç dolu diyalogu yansıtan.. İzlemediysen burada ...


Fikir olarak her ne kadar şimdiki senle geçmişteki senin buluşması kulağa hoş gelse de, gerçekte böyle bir şey mümkün olsaydı, şaşkınlık baki ama o sevinci gerçekten yaşarmıydı o genç hal karakterlerimiz? diye düşünmeden alamadım kendimi. Bugün, o bankada bir işim için sıra beklerken:)  


Banka kapısından içerideki herkesin genç hallerinin girdiğini hayal ettim de. Daha kapıdan girerken bir kaos başladı. Güvenlikçinin genç hali güvenlikçiye dalmış, hayallerinin peşinden koşmadığı için onu suçlamakta, maşşallah o zamanda yapılıymış, elide ağır keratanın, zor aldık şimdiki hal güvenlikçiyi elinden. Gişe de çalışanların genç halleri bir üzgünlük ve burukluk içinde, bir tanesi patavatsız.. Küfürler savuruyor, belalar okuyor görsen. Bireyselci müşteri temsilcisinin genç hali resmen onun yüzüne tükürdü, yanımda oturan ihtiyar bayanın genç hali " ne kadar rüküşsün, böyle mi giyinirdim ben" diye sitem etmekte. Karşıda oturan adamın genç hali onun birlikte ve aşık olduğu kişiden farklı kişiyle evlenmiş olmasının üzüntüsüyle yıkılmış ağlamakta. Bir diğeri oğlum benim dersler iyiydi, dereceyle bitirdim, hala nasıl işsizsin demekte. Bir diğeri şimdiki halinin cebinden sigara paketini alıp kırmaya uğraşmakta. Anlayacağın koca bir kaos ve uğultu çöktü bankanın içine. Benim artist mi? O hep geç kaldığından sonra geldi bankaya. Geldi kulağıma bişeyler fısıldadı. Anlıyorum dedim. Sonra ben onun kulağına bir şeyler fısıldadım. Anladım dedi. Sonra birden sanki herkes bizi dinliyormuş gibi her şey bir anda sütliman oldu. Genç haller ve şimdiki haller tokalaştılar. Kısa bir vedalaşma yaşadı herkes ve gençleri bankadan uğurladık. Kimisi ardından su döktü kendisinin. Yanlız bir tek güvenlikçiyi ayıltamadık, dayaktan bayılmıştı garibim, bi tek o vedalaşamadı:p


Sonra işte benim sıra numaram yandı kalkıp gişeye gittim:/

5 Nisan 2011 Salı

1 Nisan Şakası

Ygs sınavında gizli bir şifre uygulanmış olabileceğine dair haberi 1 nisan günü okuyunca bunun şaka olduğunu düşünmüş olmam, çok mu iyimser olmamdan kaynaklanıyor acaba:)? Hayır bu konuda kendimi tanımasam böyle olduğuma inanacağım ama ve hayır aslında böyle olmadığıma şahitlik edebilecek en az yüz kişi tanıyorum oysa.

Okuduğum haberin şaka olduğunu düşünmüş olmayı "iyimser"likle  değerlendirmem, çok mu gerizekalı olmamdan kaynaklanıyor acaba? Hayır bu konuda..aslında galiba öyle.

Birilerinin gizli yada açık imtiyazlar tanınarak, diğerlerinden daha avantajlı hale getirildiği bir çok hak ihlali oluyor (bir çok alanda) güzel ülkemde.    

Bu tutarsızlıklar ve komiklikler içinde insanın bırak mantıklı yada tutarlı düşünebilmesini akıl sağlığını (geri yada ileri zekalı) koruyabiliyor olması biraz asıl şaka gibi, geliyor bana.
Geldiler.
Gitti.