28 Eylül 2009 Pazartesi

Algıda Seçicilik ve Bir Akşam Yemeği

Dün gece bir akadaşımla yemeğe çıktık. Daha doğrusu gün içinde birlikte olduğumuz zaman çok uzun sürdüğü için karınlarımızın acıktığı saate denk gelen kısmını restaurantta geçirmeye karar verdik.Kendisi bir yemek fabikasında yönetici.

Restauranttan içeri girip masaya oturur oturmaz başladı eleştirilerini saymaya. Şu masada yokmuş, şu şurda olmalıymış vs.




Çorbanın tuzunun çokluğundan, etin tam terbiye edilmemiş olmasına, pilavın biraz soğuk olmasından, soğanların tam pişmemesine kadar o kadar çok detay anlattı ki (evet hepsini aklımda tutmadım) kendimi yemek yarışma progamlarından birindeymiş gibi hissettim.

Ki seçiciliğimden dolayı yemekle aram çok olmamasına rağmen ve ama; ben bile! yemeği beğenmişken yaptı bunu...

Yemekleri tadış şekli ve herşeye bi kusur bulması o kadar sinir bozucu ve rahatsız ediciydi ki içimden "sus be kadın,ye işte yemeğini" demek geçti!!

Ama sonra.....

Ama sonra işini ne kadar ciddiyetle yaptığını ve işine olan tutkusunun yaşamını ne kadar şekillendirdiğini farkettim.

Duygusal olarak çok rahatsız hissediyordum kendimi ama gerçeklik olarak bu tutkuya bir o kadar da saygı duymam gerektiğini farkediyordum.

Yemeğe sonuç: Duygularının farkında ol ama gerçeklerle karıştırma!
Kendime sonuç:Yine de yemek tutkulu iş yapanlarla yemeğe çıkma:))

Hiç yorum yok: